Ülkemizde 70 bin, dünyada ise 2 milyonun üzerinde kişi diyaliz ve böbrek nakli tedavileriyle yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Bu sayı her geçen gün katlanarak artıyor. Artışın önlemek ise elimizde...
“YAŞAM İÇİN BÖBREKLERİMİZ: BÖBREKLERE SALDIRIYI DURDURUN” 2006 yılından itibaren her yıl mart ayının 2. Perşembe gününde ‘Dünya Böbrek Günü' kutlanıyor. Bugünün amacı tüm dünyada giderek sıklaşan böbrek hastalıkları konusunda toplumun farkındalığını artırmak. Dünya Böbrek Günü' nün bu yılki sloganı ise ‘Yaşam için böbreklerimiz: Böbreklere saldırıyı durdurun'. Enfeksiyonlar, kanama, yanlış ilaç kullanımı gibi birçok nedenle böbreklerde ani işlev bozukluğu gelişebiliyor. Akut böbrek hasarı olarak tanımlanan bu klinik tablonun bazen tümüyle iyileştirilebilirken bazen de ne yazık ki son dönem böbrek yetmezliğine kadar ilerleyebiliyor. Bu sloganın amacı da bu durumu vurgulamak. Tabi esas hedefimizin böbrek yetmezliği gelişimini önlemek olduğunu da unutmamak gerekiyor. Böbreklerimizi neyin bozduğunu bilirsek böbrek sağlığımızı korumak da o kadar kolay olacaktır kuşkusuz. Böbrek Yetmezliğinden Korunmanın 5 Yolu 1- Tarama testiyle böbrek hastalığını erken evrede yakalayın Kronik böbrek hastalığında yüksek risk grubundaki kişilere yapılacak olan tarama testleri ile hastalık erken evrede saptanıyor ve bu sayede ilerlemesi önlenebiliyor. Özellikle 40 yaşından itibaren yılda bir kez idrar ve kan tahlili yaptırmanın önemli faydası oluyor. 2- Suyu ne az ne de çok için Her gün vücuda yeterli miktarda su girişi olmazsa böbrekler zehirli maddelerin atılımını gerçekleştiremiyor. Yeterli su tüketmeyen herkesin böbreğinde hayatının bir bölümünde mutlaka işlev bozukluğu gelişiyor. Sağlıklı bir insanda vücut ağırlığının yüzde60'ı sudur. Dolayısıyla vücut ağırlığına göre su tüketilmesi gerekiyor. Normal kiloda erişkin bir kadın günde 1,5-2 litre, erkekler ise günde 2-2,5 litresu içmeli. Çay, meyve suyu ve soda gibi içecekleri günlük tüketimin dışında tutulmalı. Ancak unutmayın çok su içmek de az su içmek kadar zararlı. Günde 4-5 litresu içtiğinizde böbreğinizin idrarı konsantre etme yeteneği zorlanıyor. Bu da vücutta sodyum oranını azaltıyor. Düşük sodyum oranları da beyin fonksiyonlarının bozulmasına yol açıp hayatı tehdit ediyor. 3- Yemeklere tuz eklemeyin Vücudun günlük tuz ihtiyacı ortalama 5-6 gram. Bunun yaklaşık 2 gramı yemeklere hiç tuz konulmasa bile gün içerisinde yenilen sebze ve meyvelerden alınıyor. Eğer yenilen yemeklerde kısıtlama yapılmazsa yiyeceklerdeki yüksek tuz vücuda alınıyor. Bunların yanı sıra içeriğinde fazla miktarda tuz bulunan peynir, turşu ve salça gibi yiyecekler de fazladan tuz alımına neden oluyor. Bazı durumlarda kişilerin tuz alımı 20-25 gramı bulabiliyor. Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği'nin araştırmasına göre halkımız günde yaklaşık18 gramtuz tüketiyor. Tuz tüketiminin böbrek fonksiyonları üzerinde doğrudan etkisi var. Fazla tuz tüketildiği zaman böbrek içindeki kılcal damar dolaşım sisteminde kan basıncı yükseliyor. Bu yüksek kan basıncı devamlı hal alırsa küçük kılcal damarların yırtılarak harap olmasına neden oluyor, ayrıca idrardan protein kaçırmaya yol açıyor. 4- Düzenli egzersiz yapın Düzenli egzersiz ideal kiloda ve kan basıncında olunmasına yardımcı oluyor. Bu durum da böbreklerin kanlanmasını sağlıyor. Ayrıca egzersiz esnasında bol su içilmesinin de ihmal edilmemesi gerekiyor. 5- Sigara kullanmayın Sigara, kan basıncını yükseltiyor, kandaki oksijen oranını da azaltıyor. Bu durum böbreklerin sağlıklı çalışmasını bozuyor. Böbrek Yetmezliğine Yakalanma Riskini Artıran Etkenler. Böbrek yetmezliği düzeltilebilir bir aşamadaysa vücutta bir sorun yaratmadan tedavi edilebiliyor. Yakalandığı evreye göre diyaliz ve organ nakline gerek olmayabiliyor. İdareli organlar olan böbreklerin tamamen iflas etmesi için süzme kapasitesinin yüzde 15 ve altına düşmüş olması gerekiyor. Fonksiyonu yüzde 60'ın altına düşen kişiler kronik böbrek hastası olarak kabul ediliyor. Yüzde 15-60 arasındaki geniş dönemde, nefroloji takibi içinde olunursa diyaliz ve nakle gerek kalmayabiliyor. Böbrek yetmezliğine neden olan etkenler ise şu şekilde sıralanıyor; 1- Yapısal bozukluk ve tıkanıklık nedeni: Yüksek Tansiyon Böbrekler dışarıdan fasulyeye, içeriden ise incecik bir damar yumağına benziyor. Yüksek tansiyon böbrek içindeki incecik damarlarda yapısal bozukluğa ve tıkanıklığa neden oluyor. Bunun sonucunda da böbrek yetmezliği gelişebiliyor. Böbreğin içindeki kılcal damarlarda tansiyon yükselebiliyor. Ancak koldan ölçülen tansiyon bazen normal çıkarak kişiyi yanıltabiliyor. Bunun aksine idrardaki protein kaçağı bunu gösterebiliyor. 2- Böbrek Yetmezliğinin En Sık Nedeni: Diyabet Diyabet, böbrek içindeki incecik damarlarda yapısal bozukluğa ve tıkanıklığa yol açarak yetmezliğe neden olabiliyor. Özellikle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son dönem böbrek yetmezliğinin en sık nedeni olan şeker hastalığı sıklığının 2002'de yüzde 7.2 iken, günümüzde yüzde 12'nin üzerine çıkmış olması endişe verici bir durum olarak görülüyor. 3- Fazla kilo, idrarda protein kaçağı nedeni: Fazla Kilo Fazla kilolu olmak böbreğin içindeki kılcal damarlardaki basıncı arttırarak idrarda protein kaçağına yol açıyor. 4- İlerleyen yaşla birlikte böbrek damarları da yaşlanıyor Yaş ilerledikçe tüm vücuttaki damarlar yaşlanıyor. Doğal olarak kılcal damarlar yönünden zengin olan böbrekler de bu süreçten etkileniyor. Damar sertliği arttıkça böbreklerin süzme işlevi de yavaşlıyor. 5- Dikkat edilmezse, tek böbrekli doğmak sorun oluyor Tek böbrekli kişiler dikkat ettikleri zaman ömürlerinin sonuna kadar sağlıklı yaşayabiliyorlar. Ama susuz kalmamaları, fazla tuz tüketmemeleri ve bilinçsiz ilaç kullanmamaları gerekiyor. 6- Sigara yetmezlik riskini artırıyor Sigara da yüksek kan basıncına benzer şekilde damarlar üzerinde olumsuz etki yaratarak böbrek yetmezliği riskini artırıyor. Böbrek içindeki kılcal damarlardaki dolaşımı yavaşlatıyor ve oksijen miktarını azaltıyor. 7- Ailesel faktörler büyük rol oynuyor Böbrek hastalıkları genetik geçişli de olabiliyor. Böbreklerde kist oluşumu, idrar kanallarında tıkanıklık, geri kaçak veya böbrek boyutlarının küçük oluşu gibi yapısal değişiklikler ailenin birçok bireyinde gözlenebiliyor.
|
686 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |