Böbrek yetmezliği sorunu olan kişilerin yaşamlarını uzun süre devam ettirebilmeleri ve yaşam kalitelerini arttırabilmeleri adına diyaliz tedavisi uygulanmaktadır. Diyaliz, yapay bir kan temizleme makinesidir.Diyaliz Nedir? Böbrek yetmezliği sorunu olan kişilerin yaşamlarını uzun süre devam ettirebilmeleri ve yaşam kalitelerini arttırabilmeleri adına diyaliz tedavisi uygulanmaktadır. Diyaliz, yapay bir kan temizleme makinesidir. Böbrek yetmezliği nedeniyle vücuttaki zararlı madde ve sıvıların uzaklaştırılması için geliştirilmiş yapay kan temizleme makinesi diyaliz olarak adlandırılmaktadır. Günümüzde böbrek yetmezliği sorunu yaşayan pek çok kişi diyaliz tedavisi sayesinde gerek yaşam sürelerini gerekse yaşam kalitelerini önemli oranda arttırmışlardır. Böbreklerin görevli olduğu işleri diyaliz makinesi gerçekleştirerek kanın temizlenmesini sağlar. Böylece diyaliz tedavisi ile hastanın sağlık durumu bir nevi kontrol altına alınır. Yapılan araştırmalarda ülkemizde 60.000’den fazla diyaliz hastası olduğu belirtilirken bu hastaların birçoğu diyaliz tedavisi nedeniyle işi, okulu veya sosyal çevresinden geri kalmaktadır. Uzun saatler süren diyaliz tedavisi genellikle haftanın 3 günü 4’er saat süreyle uygulanmaktadır. Hemodiyaliz: İlk kez Hollandalı hekim Kolff tarafından 1944 yılında uygulanmıştır. Özel bir hücre zarı (membran) ile hastanın kanı makine yardımıyla temizlenir. Hemodiyaliz işleminin uygulanması için öncelikle yeterli kan akışı sağlanmalı, bir membran ve hemodiyaliz makinesi temin edilmelidir. Hastanın sağlık durumu yani böbrek yetmezliğinin şiddetine bağlı olarak haftada 2-3 kez 4-6 saat arayla uygulanmaktadır. Hemodiyaliz tedavisinin yetersiz kalması durumunda hastada ciddi hasarlara neden olabileceği gibi ölümle de sonuçlanabilir. Ayrıca Türkiye’de yaklaşık15.000 hemodiyaliz hastasının bulunduğu belirtilmektedir. Periton Diyalizi: 1923 yılında ilk kez Ganter tarafından uygulanmıştır. Peritonun anlamından bahsetmek gerekirse; karın boşluğunda bulunan organların etrafındaki zar için kullanılan tıbbi bir terim olduğunu söyleyebiliriz. Periton diyalizinde hemodiyalizin aksine özel bir membran kullanılmaz. Özel membran yerine periton membranı kullanılmaktadır. Kişinin vücut yapısına uygun olarak hazırlanan solüsyon karın boşluğuna verilir ve 4-6 saat bekletildikten sonra yeni bir solüsyon ile değiştirilir. Bu süre zarfında kandaki üre ve fazla sıvı solüsyona geçer. Bu işlem günde 4-5 kez tekrar edilir. KİMLER İÇİN DİYALİZ TEDAVİSİ GEREKİR?
BÖBREK YETMEZLİĞİNDEN NASIL KORUNULUR?
DİYALİZ HASTALARI NASIL BESLENMELİ? Diyaliz hastaları için beslenme ve kilo kontrolü oldukça önemlidir. Böbrek hastalarının çok zayıf veya çok kilolu olmaları önerilmezken ideal kilo oranına ulaşmaları ve ideal kiloda kalmaya özen göstermeleri önerilmektedir. Böbrek hastalarının kilo oranlarını kontrol altında tutmaları ve iki diyaliz seansı arasında 1.5 - 2 kilodan fazla almamaları gerekmektedir. Aksi takdirde iki diyaliz arasındaki kilo farkının çok olması durumunda çeşitli sorunlar gözlemlenebilir. Kilo dengesinin yanı sıra böbreklerin yeterince çalışmaması nedeniyle hastanın tuz ve sıvı tüketimine ayrıca dikkat etmesi önerilmektedir. Aksi halde fazla tuz ve sıvı alımı durumunda yüksek tansiyon, nefes darlığı, el, ayak, gözkapakları ve vücudun çeşitli bölgelerinde şişlikler meydana gelebilir. Hastanın gerek yemeklerde gerekse ekmeklerde tuzsuz olanları tercih etmesi bir diğer dikkat edilmesi gereken konulardandır. Böbrek hastalarının yemeklerinde tuz yerine soğan, sarımsak, karabiber, kimyon, tarçın ve limon kullanarak tuz ihtiyaçlarını giderebilirler. Ancak piyasada “diyet tuzu” olarak satılan tuzların kesinlikle kullanılmaması gerektiği belirtilmektedir. Tuz kullanımının yanı sıra potasyum ve fosfor düzeyleri de oldukça önemlidir. Bu iki minerali içeren gıdaların tüketiminden kaçınılması ve bu konuda özenli davranılması önerilmektedir. Kuru fasulye, nohut, mercimek, kuru barbunya, piyaz, fındık, fıstık, badem, ceviz ve çekirdek gerek postasyum gerekse fosfor açısından zengin bir içeriğe sahip olduğundan diyet listesinden çıkarılması gerekmektedir. Kuruyemiş ve kurubaklagillerin yanı sıra muz, kuru üzüm ve portakal gibi meyvelerde bulunan potasyum tuzunun vücutta birikmesi durumunda kas güçsüzlüğü, felç ve kalp durmasına varabilen sonuçlar ortaya çıkabilir. UYARI ! Haberimizde yer alan yazılı ve görsel içerikler farklı kaynaklardan derlenerek oluşturulmuş, öneri ve bilgilendirme yazısıdır. Kesin teşhis ve tedavi niteliği taşımamaktadır. Herhangi bir sağlık sorunu karşısında mutlaka doktorunuza başvurunuz.
|
910 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |